Üreteropelvik bileşke (UPB) darlığı böbrek ile idrar kesesi arasında uzanan idrar kanalının hemen böbrek çıkışındaki daralması ve buna bağlı idrarın rahatça idrar kesesine geçememesi durumudur. Hastaların yaklaşık yarısında çaprazlayan damar sözkonusu iken diğerlerinde ise intrensek darlık mevcutur (Resim 1).Erkeklerde kadınlara olanla 2 kat daha sık gözlenir. Sol böbrekte biraz daha sık görülmekle birlikte %10 dolaylarında iki böbrekte de olabilir. Doğumsal bir anomali olmakla birlikte nadiren geçirilmiş böbrek ameliyatı,böbrek yaranlanmaları sık ve zorlu taş düşürme gibi brtakım sorunlara bağlı olarak sonradan da darlık oluşabilir. Darlığın En sık başvuru nedeni ise aralıklı olan sıkıştırıcı vasıfta yan ağrısıdır. Ayrıca hastalar sık idrar yolu enfeksiyonu geçirme, karında şişlik, işeme sorunlarıyla da başvurabilir. Hastaların bir kısmında herhangi bir şikayet yoktur ve kontroller sırasında saptanabilir.
Tanısı hasta hikayesi, fizik muayene ve ultrasonografi, tomografi, sintigrafi gibi birtakım tetkikler bir arada kullanılarak konulmaktadır. Böbrek taşları hastaların %40-50'sinde darlığa eşlik eder. Böbrek fonksiyonlarında bozulmaya neden olan semptomatik UPB darlığı saptanan hastaların mümkün olan en kısa sürede cerrahi olarak tedavi edilmeleri gerekmektedir.
Cerrahisinde en sık tercih edilen yöntem dismembred pyeloplasti tekniğidir (Resim 2). Dismemred pyeloplasti ameliyatı laparoskopik, robotik veya açık olarak yapılabilir. Her üç cerrahi teknikle de %90'ın üzerinde başarı oranları elde edilmektedir. Açık cerrahi teknik kesiye bağlı daha fazla ağrı hissetme, daha uzun süre hastanede kalma, daha geç iyileşme, daha kötü kozmetik görünüm gibi olumsuz yönleri nedeniyle artuk daha az tercih edilir hale gelmiştir. Diğer bir teknik olan idrar yollarından girilerek uygulanan endoskopik kesi teknikleri ise düşük başarı oranları nedeniyle önerilmemektedir. Hem açık cerrahinin olumsuzluklarını ortadan kaldıran hemde yüksek başarı oranları ile uygulanan laparoskopik pyeloplasti ve robotik pyeloplasti teknikleri ise günümüzde altın standart yöntemlerdir. Her iki yöntemde ameliyat sonrası daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış süresi ve daha kozmetik görünüm avanatajlarına sahiptir. Tüm bu avantajları ortak olmakla birlikte laparoskopik ve robotik pyeloplasti tekniklerini olumsuz sayılabilecek yönleride mevcuttur. Robotik pyeloplastinin günümüz şartlarında yüksek maliyetli bir yöntem olması dezavantaj olarak sayılabilirken laparoskopik pyeloplasti tekniğinin kısıtlayıcı yönü ise ileri düzeyde laparoskopi deneyimi gerektirmesidir.