Trans-Üretral Rezeksiyon-Mesane (TUR-M): Mesane tümörü patolojik tanı ve tedavisinde ilk ve en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde, işeme kanalı içerisinden idrar kesesine kamera ve kesme işlemini gerçekleştirmemizi sağlayan ekipmanlar bulunan aletle girilmekte böylede hem mesane içerisindeki tümörü görüntülemekte hem de tümörü keserek tedavisini sağlamaktayız.Operasyonda kullanılan aletler kullanılan enerji kaynakları ve solüsyonların değişmesi ile birlikte monopolar, bipolar plazmakinetik gibi farklı isimlerle adlandırılmaktadır. Ancak tüm bu isim farklılıklarına rağmen yapılan işlem onkolojik başarı anlamında birbirine üstünlükleri yoktur. Bu teknolojik değişikliklerin birbirine üstünlükleri operasyon süresini kısaltma, işlemi gerçekleştiren hekiminin daha az kanama kontrolü ile uğraşması, daha net bir görüntü altında işlemi tamamlaması gibi birtakım avantajları vardır. Bu açıdan saydığımız teknolojik değişiklerden en avantajlı plazmakinetik ile yapılan TUR-M işlemidir. İşlem süresi tümör büyüklüğüne, tümörün yerine, kanamaya bağlı olarak 5-10 dk dan 1-2 saate kadar sürebilmektedir. Hasta genellikle operasyondan 1 gün sonra taburcu olabilmektedir. Operasyon sonrası takılan sondada yine kesilen dokunun derinliği ve yaygınlığına göre 1 ile 7 gün arası tutulabilmektedir.
Şekil: TUR-M işlemi başlangıcında tümörün görüntüsü.
Mesane tümörünün lazer ablasyonu: Patoloji örneklemesi olmaması nedeniyle standart kullanımda yeri yoktur. Ancak kan sulandırıcının kesilmediği, çok belirgin obturator refleksi olan hastalarda tercih edilebildiği belirtilmektedir.
Mesane içi ilaç uygulamaları: Mesane tümörlerinin tekrarlamasını engellemek ve ileri evrelere geçişini engellemek için birtakım ajanlar idrar kesesine uygulanmaktadır. İdeal tedavi molekülünün tedavide etkin, toksik olmayan, tek doz uygulanabilen, düşük maliyetli, kolay temin edilebilir olması arzu edilir. Ancak tüm bu kriterleri sağlayabilen bir molekül mevcut değildir. Yinede mesane içerisine kemoterapi ve immünoterapi (BCG) uygulamaları ile yüzeyel mesane tümörlerinde hastalığın tekrarı ve/veya ilerlemesi noktasında başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.
BCG Tedavisi: Mikobakteryum Bovis (Tüberküloz basili) bakterisinin zayıflatışılmış türlerinin mesane içerisine verilerek vücut tarafından bir dokulara karşı bir cevap alınması esasına dayanılarak geliştirilen bir tedavi yöntemidir. Kemoterapi ilaçlarına üstün olarak tümör tekrarlarını(rekürrens) azaltmanın yanında ilerlemesini(progresyon) de durdurabilmektedir. Özellikle yüksek dereceli T1 hastalık, CIS varlığı durumunda olası T2 evreye geçişi önleyebilmek için tercih edilmektedir.Yalnızda TUR-M operasyonu uygulanan ve ardından BCG tedavisi verilen hastalarda CIS varlığını azaltmada %60, rezidü hastalığı ortadan kaldırmada %45-60 etkinliği olduğu gösterilmiştir. Yine kemoterapi uygulamasında olduğu gibi tedavi dozu süresi kişiselleştirilmelidir. Olumsuz etkisi ise yan etki profilinin kemoterapi grubuna oranla çok daha yüksek olmasıdır. Hastaların %90’ı irritarif işeme semptomlarıyla karşılaşmakta, nadirende (%0.4 oranında) BCG sepsisi gelişebilmektedir.